"Toprağın vatan olması için sadece harita yetmez; onun uğruna can vermeyi göze alan evlatlar gerekir."
1974 yılında tarihe “Kıbrıs Barış Harekâtı” olarak geçen o zorlu süreçte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onuru ve Türk milletinin varlığı için cepheye koşan binlerce kahraman arasında, Kemah ilçemizin yiğit evlatları da vardı. O gün, yaşları henüz yirmilere dahi varmayan bu gençler, ana ocağından, yayla yelinden, Fırat’ın serin sularından ayrılıp bir başka vatan toprağının kaderine yürüdüler.
Bu yürüyüş, sıradan bir seferberlik değil; bir milletin tarihsel mirasına, soydaşlarının yaşama hakkına ve bağımsızlık ilkesine sahip çıkma kararlılığıydı. Kemahlı Mehmetler, Ayşe tatile çıkarken adaya barış götüren sancağın gölgesinde, canlarını feda etmeye yeminli bir ruhla ilerlediler.
Kemah’ın yüksek dağları, yalçın kayaları ve mert insanları, tarih boyunca nice yiğit yetiştirdi. Ancak Kıbrıs gazilerimiz, bu yiğitlik halkasının en vakur, en sessiz temsilcilerindendir. Onlar, savaştan döndüklerinde kahramanlıklarını öne çıkarmadan, sessizce tarlalarına döndüler, öğretmen oldular, esnaf oldular, bir köy odasında sohbetlere katıldılar. Belki de en çok orada anlattılar yaşadıklarını; gözleri buğulanarak, yüreklerinde hala silinmemiş barut kokusuyla…
Kıbrıs Barış Harekâtı bir savaş değil, bir milletin barışa olan inancının tezahürüdür. Kemahlı gazilerimiz, bu inancın en güçlü neferleri oldular. Şehit vermeyi göze aldılar ama vazgeçmeyi asla düşünmediler. Bu toprakların her karışında olduğu gibi, Kıbrıs’ın da özgürlüğü için kan döküldü, can verildi ama haysiyet asla yere düşmedi.
Ne yazık ki tarih kitaplarında, ansiklopedilerde onların adı pek az geçer. Fakat bizler biliyoruz ki Kemahlı Kıbrıs gazileri, bu milletin sönmeyen meşaleleridir. Onlar olmasaydı, bugün Kıbrıs Türkü özgür olamayacaktı; bugün bizler birliğimizi, dirliğimizi bu denli güçlü hissedemeyecektik.
Onlara olan vefa borcumuz, yalnızca 20 Temmuz’larda hatırlamakla ödenemez. Onların yaşarken ellerini öpmek, sağlıklarında ihtiyaçlarını karşılamak, çocuklarına sahip çıkmak, hatıralarını yaşatmak bizim asli görevimizdir. Her bir gazimiz, Kemah’ın alnına yazılmış birer şeref madalyasıdır.
Bugün bizlere düşen, o kahramanların mirasına sahip çıkmak; gençlerimize bu toprakların nasıl korunduğunu anlatmak ve “gazi” unvanının taşıdığı manayı, sadece bir kelime değil, bir yaşam duruşu olarak benimsemektir.
Kemahlı Kıbrıs Gazilerimize minnetle, hürmetle…
Aramızdan ayrılan kıymetli gazilerimizi rahmet, minnet ve ebedî şükranla anıyor; bıraktıkları kutsal mirası yüreğimizde yaşatıyoruz.
Yaşayan gazilerimize uzun ömür, sağlık ve huzur diliyor; milletimizin gönlünde her daim yaşayacaklarını gururla vurguluyoruz.
Kemahlı Kıbrıs Gazilerimize minnetle, hürmetle…
Recep Babacan